24 Aralık 2010 Cuma

Camille ve bahçedeki toprak

Bir kadın deliliği toprak, toprağı insan gibi yoğurur mu? 
Bu şekilde başlayıp dahasını yazmak istiyorum fakat yazdıklarım çok ipucu verir ya da anlatır hikayeyi diye korkuyorum.
Bu gece iyi, herkesin anladığı birinci tekil anlamıyla iyi bir performans izledim. Camille Claudel'in hayatını konu alan bu oyun her anlamda iyiydi.  Oyunun yazarı Eda Erdem'in anlatımı da dahil her şey incelikli düşünülmüştü bir kere:

Dekor ne bir eksik ne bir fazlaydı ve ışık desteğiyle çok güzel bir noktaya taşınıyordu. ( Aykut Beysi'nin ellerine sağlık)
Kostüm verilmek istenen imajı vermekten ötede dikkat çekmeyen ve bu sayede doğru dedirtecek incelikte seçilmiş ve dikilmişti.
Video art yoluyla anlatılan sanat - aşk ve benlik ilişkisi ( bu şekilde üstü kapalı geçiyorum izlemek isteyenlere mani olmamak için.) çarpıcı, derdini anlatan kurgusuyla oyunda taşıyıcı bir yerde duruyordu.
Oyun üzerinde yarattığı yorumu efekt - müzik - video çalışması ve oyun yönlendirmelerinden olduğunu tahmin ettiğim sahnelerde taşıyan yönetmense Kaan Basmacıoğlu.

Ama asıl taşıyıcı Ebru Atilla Sagay tüm bunları sahnede taşıdı, kullandı, vurguladı, ördü, yoğurdu...
Ebru'nun performansı öyle mukayese kabul eder cinsten değil. Şahsına münhasır, içinde kaybolunan, ışıl ışıl, hüznünde bile enerji dolu ve izlediğim başka tek kişilik performanslarla pek kıyaslamak istemediğim kadar iyi. Kıyaslamak istemem çünkü çok farklı. Oyunun ritmini, yerleşimini, zaman geçişlerini elinde tuttu sürekli. İfadelerin hatta deliliğin - aşkın - hüznün - sanatın başladığı noktaların ve kısım kısım değişimin ileri geri sarmalarını çok güzel verdi.

Aklıma oyundan sonra yazmak için çok satırlı cümleler geliyor ama Eda Erdem'in cümlelerinden sonra bunu yapmak istemiyorum. Sadece oyunun sonuna gelicem:. Bir anda o heykellerin arasında çağrışımlar diyarına sürüklendim:

Hatırladığım bir Kapadokya gezisinde ışıl ışıl bir kız vardı. "Kapadokya" - "topraktan yoğurulanlar" ve Ebru... Hayat pek tuhaf. Oyunun sonunda gözlerim dolarak tebessüm ettim. Bir kadın benliği ve iradesiyle heykeli, bir diğeri tiyatroyu seçmiş.

Dip not: Çıkarken kulağıma bunun mutlaka reklamı yapılmalı diyenler oldu fakat malesef tiyatro sadece tiyatro severler içindir. Eğer İzmir'deyseniz veya yine İstanbul'a turnesi olursa takip edip izlenmeli. Mutlaka ama...!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder