Saat gece yarısına gelirken bulunduğum kafede tuvalete girmek için içeri girmek istedim. İçeride temizlik yapan genç adamla konuşmamız şöyleydi:
"Kapattık efendim"
"Ben sadece lavaboyu kullanıcam"
"Peki buyrun, rica etsem kenardan geçer misiniz?"
"Tabii ki"
Ne kadar standart bir konuşma değil mi? Herhangi birimizin başına gelebilecek kadar normal..Yine de ben o cümledeki "efendim" kelimesine takıldım.
Nereden efendin oluyorum ben senin? Altı üstü kahve içtim niye as üs ilişkisine girdik ki... Ya da ne ara bizim orası kraliyet - saltanat ... topraklarına dahil oldu?
Bir yandan da anlıyordum aslında. Şimdi dönsem desem ki:
"Neden efendim diyorsunuz? Altı üstü kahve alan bir müşteriyim. Kibarlık için "efendim" demek şart mı? O başka birşey."
... Peki sonra ne olacak? Diyelim ki adam beni haklı buldu. Dönüp birine "efendim" demese ve o adam duyduğunun farkında bile olmadığı kelime eksikliği kendinde duygusal bir boşluk yaratınca onu kabalıkla suçlasa... sonra müşteri ona kabalaşsa bu adam dönüp cevap mı verebilecek ya da haklılığını mı ispat edebilecek?
Ve ne tesadüftür ki tam dışarı çıkarken de şöyle bir konuşmaya şahit oldum:
"Daha bir dakka var" (saatin geceyarısını göstermesinden bahsediyor sayın müşteri)
"Efendim makinaları temizliyoruz, artık servis yapmıyoruz."
Tabii takıldım o konuşmaya.
Mesainin bitmesine yarım saat kala kendini Candy Crush'ın renkli dünyasına bırakan zihniyet kendisinin "efendi" olduğu alanda bir dakikanın hesabını soruyor.!!. Bu adam Facebook'ta Gezi olaylarındaki haksızlıkları, hayvanlara yapılan eziyetleri ...vs vs'yi paylaşmıyorsa ben de bu hayatta hiç birşey bilmiyorum.
"daha bi dakka vaaaaarrr"... lafa bak ! :) Adam saatlerce çalışmış ve büyük ihtimalle ya asgari ücret alıyor. Onu almasa da sigortası en düşükten yatıyor. Artı senin "daha bi dakka vaaaarrr" diye yaptığın ukalalık adam için gece yarısının çok ötesinde çalışmak demek. Senden önce gelenlerin kalkmasını toplanmasını düşünürsen o adam için daha kim bilir kaç saat var!!!
Böyle de yoksunluk var işte! empati yoksunluğu, düşünceli olma yoksunluğu..
"Yazmış adam kapıyaaaa... HAKKIM 00.00'daysa alıraaaam"
Çok salakça gerçekten kimse kusura bakmasın çok sünür bir durum. Aslında daha çok içler acısı özenti bir durum.. New York'ta falan değilsin...iyi ki de değilsin ama göremiyorsun.
Üzüldüm kısaca
Herşey bir yana bizim sosyal statülerle - parayla pulla bu kadar yakınımızdan bu kadar uzaklaşmamıza üzüldüm. Tahminen üniversite öğrencisi ya da yeni mezun bir çalışan ve başvurularından biri kabul edilince onun gibi olmak isteyecek. Ama o beyaz gömleklinin sivil hali adamdan bu lafı duyduğunda ona karşı hissedebilecekleri beni kaygılandırdı. Çünkü bu denize atılmış taş gibi kendi halkalarıyla biraz daha genişlediğinde tam anlamıyla bir sevgisizlik - kompleks ve uzlaşmazlık yumağına dönüşüyor. Her katmanını ekleyin bakın: sosyal sınıfı ekleyin, kendini yetiştirmek için uğraşını yani kişisel gelişimini ekleyin; köklerini - ırkını - dinini ekleyin, politik görüşünü ekleyin... aklınıza gelen her şeyi ekleyin, anladınız!
Ben annemlerin anlattığı komşuluk ilişkilerine, insanlık ilişkilerine inanıyorum. Her ne kadar köpeğimi ev sahibine şikayet eden bir üst kat komşum olsa da ...
Seviyesi doğallığından olan. Senin konuşmaktan çekinmeyeceğin ve seninle konuştu diye kendine bi haller biçmeyecek insanlarla doğal olan iletişimler istiyorum.
Biz dünyanın herhangi bir yerinde değiliz. Ben batının dışarısından gelen bu davranışları reddediyorum. Ve sanırım gelecek gidişimde bana "efendim" derse oturup bunu da müsait bir dille o adama anlatacağım.