26 Temmuz 2010 Pazartesi

b i l i n ç l i


Bilinçli insanların bilinçli ses tonları... uyanık ve ne dediğini bilen. Mesela vapura binerken yanımdan kendinden emin ses tonuyla telefonda konuşan bir adam geçiyor. Kelimeler tane tane ve net bir şekilde ağzından dökülürken bana göre hafif kırıtan edasında aslında etrafına "bakın! ben burdayım" der gibi davranıyor. Sabah sabah vücudumun tüm sükunetini bozan ve afyonuma ağır hakaret gibi patlayan bir tokat bu! Tavır " bakın ben ne kadar aydınlık, bilinçli, dediğini bilen biriyim"... tanıdık geldi mi?  

Her akıllı tabii ki bas bas ben buradayım diye bağırmıyor fakat son zamanlarda kendini gösterme arzusunun pompalandığı televizyon programları herkes kadar bilinç küpü ukalaları da etkilemiş gibi. Tabii bu görüntünün ardına bakacak kadar vakit vermiyor size o insanlar ya da programlar. Elinde telefonla yanınızdan geçerken, bir yerden alıntı yaparken imalarla dolu ama içi net olmayan kelimelerle geçip gidenler... Lisanına ait kelimelerin 120'sini bilenleri ya sunucu ya da yarışmacı yaparak hayata dair bir çok GERÇEK şeyi elimizden alanlar...
Bir an aynılık oluştu bende de: izleye izleye düşünce sistemini televizyon programlarına benzemiş o kadar çok insanız ki... Nasıl davranıp nasıl konuşulması gerektiğini öğretmekle kalmıyorlar bir yandan da diziler aracılığıyla "nasıl hissederiz"i öğretiyorlar. Diziyi yapanlar bu amaçla yapmıyor fakat bu durumun da bir mazisi var. Sinema ve televizyon için Amerikan geleneğinde ilk başlardan beri kurmaca bir alt okuma vardır. Amerika devleti Holywood'a 1925'lerde filmler için şunu söylemiştir: sokaklarda bol bol araba kullanın; iş yeri görüntüleri gösterin; aileye önem verin ve evlerin bahçeli - ferah olmasına dikkat edin; evlerde herkesin kendine ait bir odası olsun; gösterdiğiniz insanlar düzgün kıyafetler giysinler... yani kısaca Amerikan rüyasını gösterin. Düşünün, bu kadar basitti işte! Gözünüzün önüne gelen en eski filmlerde bile bu böyle. Yozlaşma da benzer şekilde sistemli olarak yapılmadı mı? Boş ve hoş olgusu hayatımıza tepildi bir anda. Hatta öyle ileri safhada ki bu, internette de durumumuz pek vahim. Kullandığımız "online lisan" adını vereceğim konuşmalarımız günlük hayata taşıyalı yıllar oluyor. Yazarken muhalifsek ekşi sözlük dilini, hemfikirsek facebook lisanını kullanıyoruz. Günde iki kere like ya da comment'e basmayanımız kalmadı gibi. Ama hepimiz elhamdürillah bilinçliyiz.

Tabii bu bilinç bize bilinçli organizasyonlar da getiriyor. Ayda bir kere bir sayfada 500.000 kişi olmayı kafaya koymazsak amaçsız kalıyoruz veya online sivil - sosyal bişeyler oluyoruz. Sonra da buldumcuk olup benim sabah gördüğüm adam gibi eli kirlenmeden bilinçli - aydınlık bir(ş)eyler oluyoruz. Çok şey yapmışız gibi suya sabuna dokunmadan çaresizlik içinde iş güç peşinde tüm gün yorulup amaçsızlığımızı bastırarak ve sabah-akşam bu iletişim muammalarına maruz kalarak yaşamaya devam...

Tüm yaşananlar arasında sabah gördüğüm aydınlık örümcekler asarım keserimin farklı versiyonları aslında. Hepsi bende pasif jimnastik etkisi bırakıyor. Dahası bunu okuyan ve kendini grup dışı tutanlar var ya... bi de onları pek seviyorum.

2 yorum:

  1. Kendinden emin net bir sesle konuşan insanlara oldum olası özenmişimdir. Cümlelerini usanmadan (bazan aldırmadan) kurup sonuna kadar söyleyip noktalayanları .. Bu kişilerin düşüncelerinde ne kadar duru ne kadar kararında olduğunu düşünmüşümdür hep..Ama giderek farkediyorum ki her düzgün konuşanın düzgün ve tutarlı düşünceleri olacak diye bir şey yok . Çok azının içi dolu cümleler kurduğunu farkediyorum . Pek çok vurgulu ve gür sesli insan, sadece konuşmayı sevdiğinden, sesini duymaktan hoşnut kaldığından belki, en küçük fırsatta konuşup kendini var ediyor .hatta hazır kalıplanmış cümleleri olanlar var her duruma göre .. Üstelik böyle biri toplumun her biriminde dikkate alınır dediği doğru bilinir birine dönüşüyor . Çünkü kendini dinletmeyi başardıkça doğru düşündüğüne inancı artıyor , arttıkça daha bir güvenle diyor diyeceğini . benim terliklerimin içinden olay böyle görünüyor görkem :)beni seviyor musun :?

    YanıtlaSil